| 1 |
Adım Fatma. Fatma Yılmaz. Kocam Zafer hapisteydi de çıktı. Aylar vardır kayıp. Her yerde onu aradım. Zafer, sen misin? Bir başıma kalınca gündeliğe başladım. Var mı ihtiyacın? Fatma! |
| 2 |
Hak ve hukuklarınızı helal ettiniz mi? (kalabalık) Helal olsun. Hak ve hukuklarınızı helal ettiniz mi? Helal olsun. Son defa helal ettiniz mi? Helal olsun. |
| 3 |
Serra neredeymiş Fatma teyzesi? Ben de ona bakıyorum da göremiyorum, herhâlde kayboldu. Ha, bulamadın mı? -Yok. E, madem Serra kayboldu, onun için aldığım dondurma vardı ya? E, çıkarayım da biz yiyelim seninle onu. -Dondurma! -Allah Allah! Dondurmayı duyunca hemen gelirmiş benim kızım! Ama benim kızım dondurmayı bunsuz yemez. |
| 4 |
Çok şaşırtıcı bir olay gerçekleşti. Menekşe istasyonunda dikilen adamın arkasından bir anda yaklaşan kadın, adamı transit geçen trenin altına itti. Seferler bittiğinden etrafta kimse yoktu. Olayın tek tanığıysa... Bak. güvenlik kamerası oldu. Güvenlik güçleri Sen "Kocam yok." diye dertlenip karaları bağlıyorsun da kadın cinnet getirmiş, atmış trenin altına adamı. Olay yerindeki muhabirimize bağlanıyoruz. |
| 5 |
Dün gece, kameraya yansıyan olay hemen arkada, tam şu noktada gerçekleşti. Kim bilir ne yaşadı da bu hâle geldi bu kadın. …görüntülerinde olayın hemen öncesinde treni bekleyen adamın biriyle tartıştığını görebiliyoruz. |
| 6 |
Fatma? Haluk, sen devam et. Ben seni ararım. Fatma! Abla! Fatma diyorum! Ne yapıyorsun? İlaç mı kullanıyorsun sen? Aa, şaka! Artık şeker kullanan mı var ya? Çocuklar bile biliyor, çok zararlı. Yapma. Ne... Vallahi seni düşündüğümden söylüyorum. Kendine dikkat etmen lazım. Anlıyorum, sen çok zor bir zamandan geçiyorsun. Ama bu... |
| 7 |
-Ne anlıyorsun sen? Nasıl anlayacaksın ki? Zafer kayıp hâlâ. -Ne demek "Zafer hâlâ kayıp."? -Yok. Aylardır ses yok. E, abla madem Zafer aylardır ortada yok, sen niye aramıyorsun? -Kimi arayacağım ablam? -Beni arayacaksın ablam. -Ne yapacaksın? Zafer'i mi bulacaksın? -Cahil cahil konuşma. Haluk'un çevresi var. Arayıp sordururdu. Bakardı hâl çaresine. Ama bunun için önce bizi araman lazım, yani bir haberimiz olmalıydı. Arasaydın haberin olurdu. Söyleyeyim, Haluk emniyetteki tanıdıklarına sordursun. |
| 8 |
-İstemez, gittim ben. -Nereye gittin sen? Emniyete gittim kayıp ilanı için. Sen emniyete mi gittin? Ay, sen mahallenden mi çıktın? Saçmalama. -Adam yaralamaktan girmiş içeri. Ne diyorsun? Zafer kim, adam yaralamak kim ya? Kim uyduruyor bunları? Kendin yazıp kendin oynuyorsun. Yapma ya. Ne oynayacağım kız? Polislere gittim de onlar söyledi. Sen polise adres bile soramazsın abla. Hadi söyle şimdi, kim uyduruyor bu adam yaralama hikâyelerini? |
| 9 |
Bayram abinin yanında çalışıyorum... "Abi" ne ya? Ne biçim laflar bunlar? Bak, benim hiç alışık olmadığım şeyler bunlar. Belaya mı bulaştınız? Zafer de ortada yok. Lütfen abla ya. Lütfen ya! Üf! Pis pis. Bir şey oldu. Benim sana bunu demem lazım. Kötü bir şey oldu. Hani bu... -Bayram abinin ortağı var ya, Şevket? Sana ne? Sana ne, abla, el âlemin derdinden? Sana ne? Sen kendine bir bak önce ya. El âlemin pisliğini temizliyorsun. Bir kendine bak, kendini topla. Lütfen. Lütfen. Ben şimdi Haluk'a da söylerim, sordurur. Saçmalama abla, ne yapıyorsun Allah aşkı... Kal sağlıcakla. |
| 10 |
Zafer, sen misin? -Zafer! -Şş, hop hop! Yavaş. Kimsin? Yusuf, Fatma Hanım teşrif ettiyse içeri buyursun. (Yusuf) Geç bakalım. Milletin evini temizliyorsun, pisliğini temizliyorsun ama senin evi bok götürüyor ya. Eve iş getirmeyi mi sevmiyorsun? Kusura bakma, böyle ayaklarla girdik de yani şimdi sen de bizim meseleye yanlamasına girdin, amına koydun çıktın ya. Değil mi? Otur. |
| 11 |
Bak ya, görüyor musun? Cık, cık, cık. Bu ne, biliyor musun? Söyleyeyim. İyice bak, anlarsın. Tetiği çekince olur. Aynısı bende var. Nasıl bir şey, biliyor musun, bu? Nasıl anlatayım? Şöyle... İnsana bir deli kuvveti geliyor. Ses tanıdık geldi mi? Sonra kendinden büyük bir adamı deviriyorsun trenin altına. Otur! |
| 12 |
Ya sen kocaman adamı nasıl ittin trenin altına? Göstersene, merak ettim. Merak ettim. Çıkalım, beni de arabanın altına itecek misin? Hı? Ne yapacaksın? Mutfaktan bıçak alıp doğrayacak mısın beni? Ne yapacaksın? Sen ne yapacaksın? Polise mi vereceksin beni? Vereyim, ondan sonra de, "Bayram'dan aldım silahı." Şöyle, böyle oldu, Bayram azmettirdi diye anlat. Sabah programları sizin gibi kadınlarla dolu. |
| 13 |
Bayram yaptırdı derler diye mi korkuyorsun? Ne dediğini bilmiyorsun. Ulan benim silahımla benim eski ortağımı vurdun. Ne derler başka? -Silah nerede? -Zafer nerede? Ama yani şimdi... -Belanı arıyorsun sen de ama ha. Benim Allah'tan başka kimseden korkum yok. Rabb'im bana şu hayatta en acısını vermiş, daha da hiçbir şeyden korkmam. Bırak onu. Bırak! Yusuf, bize biraz müsaade etsene. |
| 14 |
Ablacığım, nasıl bir belaya bulaştığının farkında değilsin. Sana havlayan iti raylara attın. Şevket'i vurdun. Bitti gitti mi? Ben Şevket'i susturamaz mıydım? -Sen dedin ya abi. -Ne dedim ya? "Zafer'in Şevket'e borcu var, git konuş." demedin mi? Ben silahı getirecektim ki. Ben hırsız değilim. Ama katilsin. |
| 15 |
Tamam, Şevket'i geçtim, siktir et. AVM'ye gidiyorsun ya temizliğe? Hani konuştuk, food court filan? Şimdi oranın bir arsa sahibi var, tamam mı? Adı Ekber. İşte bizim bu komünün başı Ekber. Yavrum, sen Şevket'i vurdun ya? Ekber benim hesabımı dürecek! Sen soktun beni bu işe, sen temizleyeceksin. Şimdi bu Ekber, Zafer'in yerini biliyor mudur? Ben sana ne diyorum, sen bana hâlâ Zafer diyorsun ya! Bana ne anlatıyorsun, anlamıyorum ki. Bunları niye anlatıyorsun? |
| 16 |
Sen ofiste çantanda silahla böyle polislerin arasından akarak süzülüp geçtin ya? İşte, dedim, bu kadın görünmez! Ya abla, karakola gitmişsin, karakola. Kimse dönüp sana bakmamış bile ya. Kimse şüphelenmez ki senden. Sen görünmezsin. Bu yüzden sana güzel bir hediyem var. Hazır mısın? -Ne bu? -Toz. Görüyor musun? Ha, bakma bunun böyle karbonat gibi durduğuna. Bunun iki fırtı var ya, bir düzine adamı zehirler, öyle böyle değil. Çok dikkatli olmak lazım. |
| 17 |
-Ne yapacağım? -Hiç. Sen her zamanki gibi AVM'deki işine gideceksin. Sonra bunu Ekber'in masasına bırakacaksın. Ekber bunu çekti mi, üç dört saate... -Mevta. -Ben bunu nasıl vereyim adama? -Ne deyip de vereceğim? -Hiçbir şey. O zaten bunu bekliyor. Sen götür bunu, masasına bırak, tamam mı? Ekber bundan içsin. Sadece iki fırt, başka bir şeye ihtiyacımız yok. Anladın mı? |
| 18 |
Torbayı topla. Arkanda iz bırakma, ortalığı temizle. Kapıyı çek ve çık. O kadar. Silah çantada yok diyorsun yani, öyle mi? Aferin. O silahın yerini sormuyorum. O silahın peşine de düşmeyeceğim, tamam mı? O silah bana gelecek. (Yusuf) Gel abi, temiz. |
| 19 |
Allah canını almasın Kadriye! Ne yapıyorsun hırsız gibi sen kapıda? Asıl bu herifleri hırsız sandım. -Sen gelmeden gördüm bunları ben. -Maşallah. Polisi arasaydın ya film gibi izleyeceğine. He! Arayayım da o zaman mahalledeki filmi gör sen Fatma. Akıllara bak! Kim bunlar, doğru düzgün anlat bana, hadi. |
| 20 |
Bu evin hâli ne böyle? Bunlar mı yapmış bu evi böyle? Ay, ben anahtarla giremiyorum içeri. Adamlar tıngır mıngır kapıyı fıytırdı girdi vallahi. Sizde bizim evin anahtarı mı var? Nereden sizin oluyor bu ev? Ev benim evim. Siz kirayı düzenli ödeyin de ondan sonra sahiplenirsiniz evi. -Doğru diyorsun, haklısın. -Kim bunlar? Fatma, anlat doğru düzgün artık. |
| 21 |
Bayram abi işte, Zafer'in eski patron. -Araba alıp satıyorlar, değil mi? -He. Evin satışıyla ilgilenirler mi acaba? -Hangi evin satışı? -Kız, burayı satıyoruz ya biz. Evleri satıyoruz işte. İsmail'in çalıştığı inşaattan aklına girmişler. -Satıyor İsmail. -Burayı mı satıyorsunuz? Benim evi? Kız, "benim evim" deyip duruyorsun da evi getirdiniz, benim bahçeme kondurdunuz be ablacığım. Kendi evimi satarken size sormayacağım. |
| 22 |
Ben ne yapacağım Kadriye? Zafer burada... Burada biliyor beni. Buraya gelecek. Kız, ben sana çok üzülüyorum, inan. Ama Zafer'in geleceği neyim yok Fatma. Dön köyüne işte, ne güzel. Yok, ben Zafer olmadan dönemem köyüme. Zafer buraya dönecek, diyorum. |
| 23 |
Sen İsmail abiyle konuşsan? Konuşmaz mıyım? Dedim. Ama Nuh diyor peygamber demiyor. Yeni eve gireceğiz. Kararlı. -Ne zaman? Vallahi alan olursa hemen çıkarırız bu iki evi elden. Ay! Bak, buraya da bir çeki düzen ver, böyle görmesin eve bakmaya gelenler. |
| 24 |
Ya kurban olayım, ben ne diyorum, sen ne diyorsun! Zafer buraya gelecek, beni burada bulacak. İsmail abiyle konuş. Zaman versin bana. Öyle kapı önüne konulur mu? Benim İsmail'e laf geçirecek gücüm yok artık Fatma. Kolaysa buyur, sen anlat. -A, bu ne? -Bir şey değil. Ben sana bir çay koyayım. |
| 25 |
Abla, ne konuştuk? İsmail abiye seslensene. İsmail abi! Baksana. -Ne var? -Gelmiş yine abi, bir baksana şuna. Ne var? Abi, evi satıyormuşsun? Sana ne benim malımdan mülkümden ya? Abi bak, durumumu biliyorsun. En azından Zafer gelene kadar... -Düş artık yakamdan ya. -Abi. Manyak mıdır nedir? Kadın başına geliyor buralara. -Devamlı peşimde ya! -İsmail abi. Kocandan da yıldım senden de yıldım ya! Şu Fatma'yla konuşan dallama kim ya? Belki silahla ilgili bir şey biliyordur. Bir konuştur bakayım. |
| 26 |
Fatma! Ne oldu? Sen hasta mısın ya? Yorgunum azıcık. Hı. Daha temizlemeye başlamadan söylenmeye başlıyorsun. Bari iki iş yap da ondan sonra yorul. Toparlarım ben şimdi kendimi. İyiyim iyiyim. Merak etme. Var sende bir şey, var. Gel bakalım böyle Fatma. Geç, otur. |
| 27 |
(fısıltıyla) Hadi bakalım. Oyna bakalım. Yok. Cık, cık, cık. Olmaz, olmaz öyle. At... At öyle gitmez kızım. At, "L" var ya, "L" harfi, öyle hareket edecek at. Tamam, ben biliyorum "L"yi de. Gider sonuçta, at canım bu. Sakat mı bu at? Yahu at öyle gitmez diyorum sana işte. Böyle çapraz yaptığın şeye fil gider. Bu mu fil? Allah aşkına, bu hiç file benzemiyor. |
| 28 |
Allah Allah! Hadi tamam, hadi oyna. -Nereye koyayım? -Yahu niye bana soruyorsun? Kime sorayım? Oraya koyuyorum, buraya koyuyorum, beğenmiyorsun. Zaten değiştireceksin. Sen söyle, ben ona göre koyayım. Sen de biraz düşünerek oyna. Ya, bir şey diyeceğim: Sen bunu kendi kendine oynasana. Zaten biliyorsun hepsini. -Onu oraya, bunu... -Ya! |
| 29 |
Gözlem için oynatıyorum sana, anlatabiliyor muyum? Hani, bak… Sana, hareketlerine bakıyorum. "Nasıl oynuyor?" Çünkü yeni yazdığım karakter temizlikçi bir kadın. Anlatabiliyor muyum? Eve gidiyor, yazarın evine, temizliğe. Daha şeyini, başını yazmadım ama sonu belli yani. Ne oluyor sonunda? Yazarı öldürüyor. |
| 30 |
İsmail abi. Abi, bizim şu evle alakalı bir konuşsak diyorum, hı? Ha şöyle, yola gel. Zafer, diyorum, dönünce acaba sen borç harç şey yapsan, çıkarsan? Yahu, hâlâ "Zafer" diyorsun Fatma ya! Unut artık onu. Kendi yoluna bakacaksın artık. Hayırlısıyla bir Zafer dönsün de. Bak, borç harç nedir, ne varsa biz halledeceğiz. Yemin ediyorum halledeceğiz abi. Merak etme. Hallederiz. Hallederiz. Biz seninle şöyle bir geçelim, ölçüp biçelim bakalım. Bu ev kaçtan gider, nasıl gider. Hı? |
| 31 |
-Abi. -Ha İsmail. İsmail, tutsana ucundan. Bakıyorsun! Yarın üçe beşe bakmadan direkt satıyoruz burayı. Adamlar aradı. Aa! Ne çabuk? Daha toparlanamadım bile. Neyini toparlayacaksın bu çerin çöpün? Bırak, dağınık kalsın ya. İyi, hadi şunu tut da... Ya, haydi kadın, haydi. Haydi! İyi İsmail. Sen hiçbir şeye dokunma. E tabii bu işler nasip kısmet. Bakarsın caymışım, satmıyorum evi. Belli mi olur? Hayırlı akşamlar. |
| 32 |
Yine niye geç kaldın sen? Şey oldu da... Ne oldu? Bugünkü mazeretin ne? Senin suyun ısınmaya başladı. Bu, sana son uyarım. Sidar Bey, Levent Bey sizi rica etti. Bir numaralı toplantı odasında. Tamamdır. |
| 33 |
Levent Bey, beni istemişsiniz? Bu arkadaşlar inşaat iş kazasıyla ilgili görgü tanığı olabilirler. Sor bakalım, olayı görmüşler mi. -Selamünaleyküm. -Aleykümselam. -Adın? -Mehmet. -Mehmet? -Evet. -Yaşın kaç? -On yedi. -On yedi mi? -Evet. -Peki. Mehmet... Şimdi sana bir şey soracağım. Peki. |
| 34 |
Kazayı gördün mü? Hayır. Kaza olduğunda ben büyük arabanın yanındaydım. "Arabanın oradaydım." diyor. "Görmedim." diyor. -Vidanjörü mü diyorsun? -Evet, vidanjör. -Vidanjörün oradaymış. -Sen vidanjörü nereden biliyorsun? -Kamera görüntülerini izledim. Orada arabanın oradan koşan işçiler vardı. -Onlar siz miydiniz? -Evet, aracın arkasından koştuk bağırışa. Ama biz oraya varasıya İsmail rahmetli olmuştu. |
| 35 |
Görmemişler yani. "Görmedim." diyor. Tamam. Sigortayla ilgili söyleyeceklerimi çevir. -İyice ezberlesinler. -Levent Bey. Ben sabah dosyayı inceledim de. -Bu bilirkişi raporu... -Tamam, teşekkürler. Sadece benim söylediklerimi çevirmen yeterli. Bu kâğıtları arkadaşlara imzalatacağız. Sen kabaca çevirirsin. Levent Bey. Bunu anlamazlar. Sen çevireceksin işte. Çevirsem de anlamazlar. Hem… Bu metni imzalatmamız doğru olur mu? Hadi Sidar, daha dünya kadar işimiz var. Arzu Argah giriş yaptı. |
| 36 |
Bir maruzatım var. Memur Bey'e söyledim. Yıllardır Bayram Bey'le çalışırım. Ama... Ablacığım, bir otur. Bir otur. Şimdi ben memur beylere de anlattım. Bayram Bey'in sekretaryasını tutuyorum. Ağırdan al. Böyle ifade verilmez. Şevket Alanur vakasıyla ilgili bir şey mi söyleyeceksin bize? Olayla ilgili bir bilgi paylaşacaktım. Evet, dinliyorum. |
| 37 |
Bizim eski bir çalışanımızın eşi haftada bir iki temizliğe gelir. Adı Fatma. Zafer'in eşi. Fatma Yılmaz. Şimdi bunun eşi hapse girdi, çıktı. Kayıp. Fatma da Bayram Bey'i sıkıştırır durur. "Abi, eşimi bul." diye. Bayram Bey de sağ olsun iş verdi kadına. Evet? Ben de yine öyle bir işe gönderiyor sandım, Şevket'e. Şevket'in vurulduğu gün, yani olay olmadan, gündüz Fatma, Bayram Bey'in odasından çıktı, geldi dikildi başıma "Şevket'i nerede bulurum?" diye. Yazdım verdim adresi. Nereden bilebilirdim amirim? Bu kadın sonuçta bir temizlikçi. |
| 38 |
Küçücük parçacıklar hâlinde boşlukta süzülüyoruz. Fezada salınan zerrecikler gibi. Toz dediğin kumdur, topraktır Fatma. Ama en çok da insan derisidir toz. Havada uçan deri parçacıkları yine toprağa döner, durur. İşte bu son kertede sadece evleri değil, insanları da temizler durursun günaşırı. Küçücük parçacıklar hâlinde boşlukta süzülen insanoğlu topraktan gelir, toprağa gider. |
| 39 |
Siz gelmiyor musunuz? Sen daha iyi anlarsın bunların dilinden. Bu davayı istiyordun. Hadi bakalım. Keşke zahmet etmeseydiniz, ben kendim gelirdim. Naifsin sen. Duygusallaşırsan iş uzamasın diye buradayım. Sorun çıkarsa beni ara. "Kazayla ilgili taziyelerini ilettiler." minvalinde giriş yapıp sigorta parasını söyle. Ne konuşsan bunların aklında meblağ kalır zaten. |
| 40 |
İnşaat işini o ayarlamıştı bize. Çok hora geçti. -Başınız sağ olsun. -Sağ ol. Abla, başın sağ olsun. Rabb'im cennette yanına aldı onu. Allah sevdiğini alıyor be ablam vallahi. Sağ ol. -Başın sağ olsun. Allah rahmet eylesin. -Başın sağ olsun. -Başın sağ olsun. -Sağ ol. Olmuşla öleceğe çare yokmuş. Ne diyelim? İnşaat firmasından bu avukat gelmiş de sigorta için kan parası teklif etmiş. Hikmetinden sual olunmaz. Yaradan'ın gücüne gitmesin ama öldüğünde para bırakmış Kadriye'ye İsmail. Argahların avukatıymış, öyle söyledi, duymadınız mı? |
| 41 |
-Alo? -Yukarı bak, yukarı. Sağa sağa. On yedinci kat. Yahu bak, el sallıyorum sana. Hah. Gel hadi, gel. Hoş geldin. Abi bak, ayağına kadar geldim. Telefonda anlatıyorum, niye anlamıyorsun? Yüz yüze konuşalım istedim. Kurban olayım İsmail abi. Bak, Kadriye "Evi satacağız." diyor. Siz beni evimden mi edeceksiniz? Olur mu öyle şey? |
| 42 |
Ben bulurum sana kalacak yer. En nihayeti bir yatak sonuçta. O evi Zafer'le sırtımızda taşıdık da yaptık. Olmaz. Olmaz İsmail abi. Arsa benim, ev benim. İstediğime satar, istediğime kiralar, istediğimi bedava oturturum, değil mi? Abi, şimdiye kadar yoktu ya böyle laflar, ha? Şimdi Zafer yok diye mi kıymete bindi ev? Anlamadım ki. Bir hâller oldu sana. Öyle süslenip püslenip alışveriş merkezine gidiyorsun ya! E, çalışıyorsun artık sen. Tutarsın bir ev. Sen kira mı istiyorsun abi? Kira istiyorsan Zafer gelsin, çözer, halleder. |
| 43 |
Yahu hâlâ "Zafer" diyorsun. Unut sen onu. O gelmez artık. Biz aramızda hesaplaşalım diyorum. -Bak, şurada içeride bir oda var... -Abi, bir dur, bak. Niye böyle yapıyorsun? Benim durumumu düşünmüyor musun hiç? -Kardeşinim ben senin. Olur mu öyle şey? -Vallahi yalan. Sabaha kadar seni düşünüyorum. -Gel, odaya geçelim. -Abi, dur. -Yahu geç şöyle. -Abi bırak! |
| 44 |
-Alo, Zafer? Ses ver! (telefondan makine sesi gelir) Alo? Zafer, sen misin? -Zafer, cevap ver. (makine sesi) Bir şey de. Sen miydin beni arayan? Hı? Sokaklarda "Zafer! Zafer!" diye bağırdığım sen miydin? |
| 45 |
-Niye beni… Telefonu ver! -Dur! Ne istiyorsun? Belanı mı? Telefonumu ver. -Sen ne istiyorsun? -İsmail abi. Kahvehane önünde "İsmail abi!" diye çağırmalar. Ha? Gece yolumu beklemeler. Buraya gelmişsin, yanında erkek yok. Abi, telefonumu ver diyorum! -Kız sen aranıyorsun! -Abi bırak! Abi yapma! |
Комментарии